Responsive Reklam Alanı


Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, ÇAYKUR Genel Müdürlüğünde düzenlenen, 2014 Yılı Yaş Çay Alım Kampanyası açılış törenine katıldı. Törende  yaptığı konuşmada “Bu sene de 1,23 liraya, 5 kuruş ilave etmek suretiyle 1,38 lira, 12 kuruş da prim vermek suretiyle 1,50 lira toplam üreticinin eline fiyat geçecek inşallah. Bu da yüzde 12’lik artış demektir” dedi.

 Bakan Eker, ÇAYKUR Genel Müdürlüğünde düzenlenen, 2014 Yılı Yaş Çay Alım Kampanyası açılış töreninde yaptığı konuşmada, fiyatları belirlerken enflasyonu dikkate aldıklarını belirterek, “Yıllar önce hatırlıyorum buraya geldiğimizde ‘1 kilogram yaş çay 1 lira bile etmiyor’ deniliyordu” dedi. ÇAYKUR olarak çay fiyatını hep enflasyonun üzerinde belirlediklerini dile getiren Bakan Eker, şöyle devam etti: “2013 yılında yıllık ÜFE yüzde 6,97 arttı, TÜFE yüzde 7,40 arttı. Geçen sene fiyatımız bildiğiniz gibi 1 lira 23 kuruştu. 12 kuruş da ayrıca prim desteği verdik ki toplam 1 lira 35 kuruşa tekabül ediyordu 2013 yılı fiyatı. Bu sene de 1,23 liraya, 5 kuruş ilave etmek suretiyle 1,38 lira, 12 kuruş da prim vermek suretiyle 1,50 lira toplam üreticinin eline fiyat geçecek inşallah. Bu da yüzde 12’lik artış demektir. Yani enflasyonun oldukça üzerinde bir fiyat. 1,50 lira toplamda üreticinin 1 kilogram yaş çay için eline primle geçecek rakam. Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.” diye konuştu.

Hükümetleri olarak Türkiye’de bütün sektörlerde olduğu gibi, tarım sektöründe de Türkiye’nin üretimini önemli bir şekilde artırmak, refah düzeyini yükseltmek ve ekonomik faaliyet olarak tarım sektörünü daha iyi düzeye çıkarmak için bir dizi politika uyguladıklarını belirten Bakan Eker, “Bir çok proje geliştirdik, tarım sektörüne de stratejik bir bakış açısıyla yaklaştık, Rize’de de kuşkusuz 135 bin çiftçiye ki bunun 126 bini ruhsatlı çay üreticisi. Bunun dışında çiftçi kayıt sistemine kayıtlı 9 bin çiftçi var” dedi. Hükumetleri döneminde bu üreticilere 1 milyar 200 milyon lira karşılıksız nakdi hibe destek ödemesi yaptıklarını ifade eden Bakan Eker, şöyle devam etti: “Sadece 2014 yılının ilk dört ayında toplam 106 milyon lira destekleme ödemesi yapıldı. Elbetteki çay önemli bir ürün, Türkiye için de önemli, Rize için de önemli ama bizim tarımın diğer alanlarında da diğer alt sektörlerinde de gelişme sağlanmasını, mono kültürden polikültüre yani tek üründen, çok ürüne geçişi de sağlamamız gerekiyor. Çünkü biz bütün hayatımızı eğer bir tek ürüne bağlı halde tutarsak o üründeki herhangi problem, herhangi bir risk bize çok zarar verir. İşte bu nedenle gerek ürünü çeşitlendirmek, tarımsal ürünlerle ilgili faaliyetlerimizi, kırsal kalkınmayla ilgili faaliyetlerimizi artırmak, hayvancılığı geliştirmek mümkün olan yerlerde, balıkçılığı geliştirmek diğer meyve sebze türlerini, olabilir yerlerde bunları geliştirmek içinde projeler uyguladık. Bu çerçevede yaklaşık eski parayla 8 trilyon türk lirası kırsal kalkınma desteği verildi. 40 ekonomik tesise yüzde 50 hibe destek verilmek suretiyle Rize’nin ekonomisine bunların kazandırılmasına bakanlık olarak yardımcı olduk ve sağladık. Yine çiftçilerimizin ürünleri daha verimli şekilde üretebilmelerini temin için de makine ekipman desteği sağladık. Gerek kendi başına üretim yapan, gerekse gücünü birleştirmek suretiyle daha büyük bir, örneğin kooperatif şeklinde örgütlenen kardeşlerimize de yine destekleme sağladık.” dedi.

“Rizeli çiftçilere 51 milyon lira kredi imkanı sağladık”

Bakan Eker, 2013 yılında Rizeli çiftçilere 51 milyon lira kredi imkanı sağlandığını anlatarak, şunları söyledi: “225 işçiye 4 trilyon lira faizsiz hayvancılık kredisi temin edildi. Rize’nin, hükumetlerimiz döneminde toplam tarımsal üretim değeri yüzde 360 oranında artış sağladı. 2002 yılında Rize’nin bütün çiftçilerinin ve üreticilerinin ürettiği toplam tarımsal üretim değeri 270 milyon lira iken 2012 yılında bu rakam 1 milyar 240 milyon liraya yükseldi. Türkiye ile birlikte Rize’nin de tarım, hayvancılık sektörü büyüme kaydetti. Rize’nin tarımsal ihracatı geçen zaman içinde 20 milyon dolardan 44 milyon dolara çıktı. Bakanlık olarak Rize’nin tarımının, hayvancılığının, balıkçılığının, meyve sebzeciliğinin, kırsal kalkınmasının temin edilmesi, gelişmesi için bir çok projeyi hayata geçirdik, bundan sonraki süreçte de bu projeler devam edecek.” Dünyada çay üretim alanlarının yüzde 46’sının Çin, yüzde 18’inin Hindistan, yüzde 7’sinin Srilanka, yüzde 6’sının Kenya, yüzde 4’ünün Vietnam, yüzde 4’ünün Endonezya, yüzde 2’sinin Myanmar ve yüzde 2’sinin Türkiye’de bulunduğunu vurgulayan Bakan Eker, sözlerine şöyle devam etti: “Üretim miktarına baktığımızda Türkiye toplam çay üretiminin de yüzde 5’ini karşılamaktadır. Dünyanın bütün kıtalarında milyarlarca insan çay tüketmekte. Bunun için önemli temel bir içecektir. Her millet kendi kültürüne göre, coğrafi şartlarına göre, kendi örfüne, adetine, yiyecek içecek kültürüne göre bunu tüketmekte. Kimi yeşil formda, kimi bizdeki gibi çoğunlukla siyah formda, kimi sütle, kimi şekerle, kimi başka bir takım maddelerle karıştırarak çeşitli şekillerde tüketmekte. Bizim için son derece de önemli. Ülkemizde 202 bin üretici yaklaşık 758 bin dekar alanda ortalama 1 ile 1,3 milyon ton yıllık yaş çay üretimi gerçekleştirmektedir. Ortalama verim dekar başına bin 500 kilogramdır. Bunun tabi kalitesinin artırılması, bizim dünya pazarlarında daha etkin olmamıza yol açar. O nedenle miktar olarak bunu artırmak yerine kısa vadede kar gibi görünse de aslında sektörümüze de bölgemize de bütün vatandaşlarımıza, milletimize de yarar getirecek bir şey değil, aksine zarar getirebilecek potansiyeli olan bir tutumdur. O nedenle mutlak suretle kalitenin artırılması gerekiyor. Yeni çaylıkların özellikle düzenlenmesi konusu üzerinde duruyoruz. Bundan sonraki süreçte özellikle dünya pazarlarında bunu daha etkili, etkin şekilde satabilmemizin temel şartlarından birisi.” diye konuştu.

“Çay sektörüyle ilgili eylem planı hazırladık”

Türk çayının üzerine kar yağma özelliği olduğunu belirten Bakan Eker, “Çok sıcak bir ülkede yaşamıyoruz. O nedenle diğer Asya ülkelerindeki çaylık alanlara nispetle daha az haşerenin, böceğin olduğu bir yerdeyiz. Bu nedenle de çayımızı kimyasal gübre dışında başkaca kimyasal madde kullanılmasını gerektirmeyen bir coğrafyada yetiştiriyoruz” diye konuştu. Bunun bir anlamda çok önemli bir avantaj olduğunu dile getiren Bakan Eker, “Yani zaten yetiştirilme tarzı itibariyle organiğe çok yakın bir aşamada. Biz ayrıca kimyevi gübreyi kesersek ve çaylık alanı diğer bir takım bulaşanlardan korursak, egzoz gazları gibi, bir takım başka gazlar gibi zaten organik hale kolayca gelebilecek bir üretim imkanımız, ortamımız var. O nedenle bölgemizin çayını, kalitesini ve verimliliğini artırmak suretiyle dünya pazarlarına rahatlıkla daha rekabetçi bir tarzda satabilme imkanına kavuşuruz” dedi.

Dünyada en çok çay tüketen ülkeleri arasında Türkiye’nin dördüncü sırada yer aldığını anlatan Bakan Eker, şöyle devam etti: “Türkiye’de çay üretimin yüzde 62’sini Rize, yüzde 24’ünü Trabzon, yüzde 11’i Artvin, yüzde 3’ünü de Giresun ve Ordu gerçekleştirmektedir. Bakanlık olarak, hükümet olarak çayla ilgili yürüttüğümüz bir çok faaliyet var. 2002 tarihinde ilk AK Parti hükümeti kurulduğu andan itibaren çay üretimine önem vermiştir. 2003 yılındaki ilk Bakanlar Kurulu kararlarından biri ile kamu ve özel sektör yaş çay işleme tesislerine yaş çay yaprağı satan üreticilere kilogram başına destekleme prim ödenmesine bizim hükümetimizin kararlarıyla başlanmıştır. Ödemeler de her yıl düzenli olarak yapılmaktadır. Yaş çay alımı pirim uygulamasına 2003 yılında  hükumetleri döneminde başlanmış, 2013 yılı yaş çay ürünü için 140 milyon lira olmak üzere günümüze kadar 1 milyar 200 milyon lira ödeme gerçekleştirilmiştir. ” Budama tazminatı için bugüne kadar toplam 657 milyon lira ödeme gerçekleştirildiğini vurgulayan Bakan Eker, şunları kaydetti: “Uygulamanın süresi 2012 yılında dolmuştu. 2012 yılından başlamak üzere 10 yıl daha bizim budama tazminatı vermeyle ilgili kararımız yine  hükumetleri tarafından verildi. 2012 yılındaki yaş çay tarım alanlarının belirlenmesi ve bu alanlarda çay tarımı yapan üreticilere ruhsatname verilmesine dair Bakanlar Kurulu kararı ile son derece önemli, çünkü bir tıkanma noktasına gelmiştik. Çay tarım alanlarının belirlenmesi ile belirlenen bu alanlarda çay tarımı yapan üreticilerin mevcut ruhsatnamelerinin yenilenmesi ve ruhsatname alınmadan kurulan çay bahçelerine ruhsatname verilmesi amaçlanmıştır. Bu da bir imkandır. Ayrıca çay tarım alanları çay üreticilerine ait bilgilerin kayıt altına alınmasına yönelik veri tabanı bununla oluşturulmaktadır. Ulusal Çay Konseyi 2008’de kuruldu ve olağan kongresini de 2009 yılında gerçekleştirdi. Bakanlarımızca Ulusal Çay Konseyine ürün rekoltesi tespit çalışmalarına yürütme yetkisi de verildi.” dedi.

Bakan Eker, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın da destekleri ve işbirliği ile Rize’de, özellikle çay ile ilgili tüm paydaşların katılımıyla çalıştay düzenlediklerini anımsatarak, şunları vurguladı: “Çay sektörüyle ilgili eylem planı hazırladık. Eylem planının 15 tedbiri var. Bu tedbirler kuru çay ihracat desteklenmesinden Türk çayının menşeinin tespiti amacıyla DNA markörlerinin belirlenmesine kadar, ürün çeşitliliğinin artırılmasından organik çay üretiminin artırılmasına, kuru çayda markalaşmadan çaylıkların miras yoluyla bölünmesinin önlenmesine, kayıt dışı çaylık alanların kayıt altına alınmasına kadar bir dizi mevzuat çalışmaları öngördük. Bu tedbirlerden biri de yine çay kanunu hazırlığı yaptık. Bu hazırlıklarda son aşamaya geldik, önümüzdeki çok kısa bir süre içinde Bakanlar Kurulunun gündemine gelecek.” diye konuştu.

ÇAYKUR’un sektörün liderliğini yaptığını dile getiren Bakan Eker, şu ifadelere yer verdi: “ÇAYKUR Genel Müdürlüğü Rize’de bulunuyor. Hali hazırda 45 fabrikada, 10 bin 441 kişinin çalıştığı büyük ve önemli bir kurum. Amacımız tabi özel sektörün de bir yandan bu çalışmaların içinde yer alması ve daha etkin olması ama kuşkusuz bu alandaki ÇAYKUR’un sorumluluğunun da biz farkındayız ve bu sorumluluğun ürün geliştirme ve çeşitlendirme anlamında öncü rolümüzün farkındayız. Bunu da bir yandan yeni çay ürünleriyle organik üretimle yapıyoruz. Yeni özellikle ‘Didi’, beyaz çay gibi yeni ürünleri geliştirmek ve piyasaya sunulmak suretiyle bunları yapıyoruz. Üreticimizin mağdur olmaması yönünde de kampanya süresince her sene biraz daha fazla kolaylaştırıcı tedbirler alıp uygulamak suretiyle de üreticimize yardımcı olmakta, özel sektöre de bu alanda yön verici, yön tayin edici bir fonksiyon icra etmekteyiz. Genel Müdürümüzden, mühendisine, memuruna, işçisine hepsi fedakarlık içinde gayretle çalışmalarını sürdürüyor.” dedi.

Bakan Eker, fiyatları belirlerken enflasyonu dikkate aldıklarını belirterek, “Yıllar önce hatırlıyorum buraya geldiğimizde ‘1 kilogram yaş çay 1 lira bile etmiyor’ deniliyordu” dedi. ÇAYKUR olarak çay fiyatını hep enflasyonun üzerinde belirlediklerini dile getiren Bakan Eker, şöyle devam etti: “2013 yılında yıllık ÜFE yüzde 6,97 arttı, TÜFE yüzde 7,40 arttı. Geçen sene fiyatımız bildiğiniz gibi 1 lira 23 kuruştu. 12 kuruş da ayrıca prim desteği verdik ki toplam 1 lira 35 kuruşa tekabül ediyordu 2013 yılı fiyatı. Bu sene de 1,23 liraya, 15 kuruş ilave etmek suretiyle 1,38 lira, 12 kuruş da prim vermek suretiyle 1,50 lira toplam üreticinin eline fiyat geçecek inşallah. Bu da yüzde 12’lik artış demektir. Yani enflasyonun oldukça üzerinde bir fiyat. 1,50 lira toplamda üreticinin 1 kilogram yaş çay için eline primle geçecek rakam. Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.” diye konuştu.






Paylaşmak Güzeldir
Yazar
Yazar
Erkunt Kudret 105e+ Dörtçeker Kabinli Traktör Teknik Özellikleri Zeynep Erkunt Armağan’a Büyük Ödül
Bir yorum yazın
Siz de düşüncenizi belirtebilirsiniz.

Ekonomi ve İş Dünyası